Tüp bebek nedir?
İnfertil(kısır) çiftlerde tedavi amaçlı uygulanan tedavi yöntemi olan tüp bebek, aslında dilimizde kullanılan bir tanımlamadır. Latince de “In Vitro” kelimesi “kap içinde” anlamındadır. Tıp dilinde “InVitro Fertilizasyon” denen tüp bebek, yumurta ve spermin doğal ortamlarının dışında yani vücudun dışında gerçekleştirilen döllenmeyi ifade eder. Bu kavram şu anda hem klasik yöntemle yapılan tüp bebek tedavilerini hem de mikroenjeksiyon kullanılarak yapılan tedavileri kapsayacak bir ifade olarak kullanılır.
İlk tüp bebek denemeleri 1970 li yıllarda yapılan denemelerle başlamış, ancak ilk başarılı tüp bebek denemesi 1978 yılında Louis Brown isimli bebeğin doğumuyla gerçekleştirilmiştir. Günümüze kadarki süreçte tedavinin fizyolojik gebeliğe uyarlanma ve başarıyı arttırmak için yapılan yoğun çalışmalarla evrimi gerçekleşmiştir.
Tedavi başarısının artmasını sağlayan köşe taşlarından biri yumurta geliştirmek için kullanılan ilaçların geliştirilmesi ve bu gelişen yumurtaların çatlamasını engelleyen ilaçların kullanıma girmesidir. Mikroenjeksiyon yönteminin başarıyla uygulanmasıyla erkek kısırlığında çok büyük aşama kaydedilmiştir. Embriyo dondurma yöntemleri ve laboratuvarda kullanılan lan ekipmandaki teknolojik yenilikler her geçen gün gebelik ve canlı doğum başarısının artmasına yardımcı olmaktadır.
Tüp bebek kimlere yapılıyor?
Tüp bebek tedavisi doğal yollarla veya diğer tedavi yöntemleriyle çocuk sahibi olamayan evli çiftlere uygulanır. Tedaviye başvuran çiftlerde varsa daha önce uygulanan tedavi yöntemleriyle olan sonuçlar incelenir. Çiftin evlilik süresi ve kadın yaşı tedaviye doğrudan geçişi kolaylaştırabilir. Örneğin 40 yaşında çocuk isteğiyle başvuran bir kadına gebelik başarısı düşük yöntemlerle tedavi denemek zaman kaybı olabilir. Ya da sperm sayısı çok düşük bir erkeğin eşine mikroenjeksiyonla tüp bebek tedavisi yapmaktan başka bir yöntem yoktur.
Aşılama gibi daha basit tedaviler denenmeden tüp bebeğe geçmek doğru mu?
Aşılama tedavisinde normal gebeliğin oluşum mekanizmaları geçerlidir. Yani kadında tüplerin açık olması, yumurtlama fonksiyonunun çalışıyor olması ya da ilaçlarla çalıştırılması gerekir. Erkekte de hareketli sperm sayısının belli bir seviyede olması gerekir. Eğer bu şartlar mevcut değilse tüp bebek tedavisi uygulamak kaçınılmaz olur. Tüpleri kapalı olan bir kadının aşılama ile gebe kalması mümkün değildir. Yada sperm testinde haraketli spermi olmayan bir erkeğin tüp bebek dışındaki yöntemlerle çocuk sahibi olma şansı yoktur. Bu nedenle bazı durumlarda tüp bebek tedavisi doğrudan seçilerek birinci basamak yöntem olarak uygulanabilir.
Tüp bebek nasıl yapılıyor?
Tüp bebek tedavisi uygun laboratuvar koşullarında kadından elde edilen yumurtaların içine erkekten alınan spermlerin yerleştirilmesi yoluyla yapılır. Yumurtaya spermin yerleştirilmesi işlemine dölleme “fertilizasyon” denir. Döllenen yumurtanın adı artık embriyodur. Oluşan embriyolar anne adyının rahmine transfer edilerek gebeliğin oluşması beklenir. Yapılan hormonla destek tedavileriyle tüp bebek tedavisi sonlanmış olur.
Transfer işlemi sırasında anne adayı herhangi bir acı duyuyor mu?
Tedavi yoluyla laboratuvarda oluşturulan embriyoların doğal ortamlarına yani rahim içine koyulması işlemine “embriyo transferi” denir. Bu işlem genellikle embriyonun oluşumunun üçüncü veya beşinci günleri arasında gerçekleşir. İşlem karından yapılan ultrasonografi eşliğinde gerçekleşir. Rahimin ultrason ekranında görünebilmesi ve düz bir hat çizecek şekilde izlenebilmesi için mesane yani idrar torbası dolu olmalıdır. Bunun için işlem öncesinde hastaya su içirilerek idrara sıkışması sağlanır. Jinekolojik muayene masasına alınan anne adayının rahim ağzının görülebilmesi için vajinaya bir spekulum yerleştirilir. Daha sonra rahim ağzından bir kateter yardımıyla embriyolar rahim içine verilerek işlem sonlanır. Hastaların çok büyük bir bölümü işlemi ağrısız olarak ifade ederler. Ancak idrara sıkışma hissi rahatsız edici olabilmektedir. Anestezi ihtiyacı nadiren doğar ancak vajinismus öyküsü olan hastalarda işlem ancak anestezi altında gerçekleşir.
Anne adayına kaç embriyo transfer ediliyor?
Anne adayına transfer edilen embriyoların sayısı oluşabilecek muhtemel gebelik sayısını etkiler. Yani 3 embriyo transfer ettiğinizde üçüz ikiz veya tekiz gebelik oluşabilir. Bu nedenle tüp bebek tedavilerinin ilk yıllarında gebelik başarısını arttırmak amacıyla çoklu embriyo transferleri uygulanmıştır. Ancak görülmüştür ki çoklu embriyo transferi çoğul gebelik riskini arttırmaktayken canlı doğum oranını arttırmamaktadır. Çünkü çoğul gebelikler erken doğum ve düşük riski bakımından tekil gebeliklerden daha tehlikelidir. Çoğul gebeliklerde hem bebeklerin hem annenin maruz kalabileceği komplikasyon oranları daha yüksektir. Yapılan bilimsel araştırmalar göstermiştir ki tek embriyo transferiyle iki veya üç embriyo transfer edildiğindeki canlı doğum oranları kadar başarı elde etmek mümkündür.
Tüm bunlar düşünülerek Sağlık Bakanlığı 2010 yılında yayınladığı tüp bebek yönetmeliği ile transfer edilecek embriyo sayılarını kısıtladı. Buna göre 35 yaş altındaki kadınlara ilk iki denemede tek embriyo, üçüncü denemede iki embriyo transfer edilebiliyor. 35 yaşından büyük kadınlaraysa ilk denemede de iki embriyo transfer edilebilmekte. Böylelikle transfer edilen embriyo sayıları azaltılarak çoğul gebelik ihtimali azalmış oldu.
Gebelik ne zaman anlaşılıyor?
Embriyo transfer işleminden sonraki dönem bekleme dönemidir. Bu dönemde embriyonun tutunmasını arttırıcı ilaç desteği uygulanır. Progesteron hormonu içeren bu ilaçlar embriyonun ihtiyacı olan hormonal desteği sağlayarak implantasyonun yani tutunmanın gerçekleşmesini sağlarlar. Bu dönem toplam 12 günlük bir süredir. Bu sürenin sonunda ebelik testi yapılarak sonuç değerlendirilir. Beta HCG denen hormon seviyesi bize gebeliğin varlığını gösterir. Yani embriyo transferinden sonraki 12.gün gebeliğin anlaşılabileceği gündür. Bazen sonuç istenilen düzeyde değilse yada tereddütte bırakacak seviyedeyse kan tahlilinin iki gün sonra tekrarı istenir. Burada amaç Beta HCG düzeylerinin düzenli arttığının tespitini sağlamaktır.
Tüp bebek tedavisi kimlere yapılmaz?
Tüp bebek tedavisin yapılabilmesi için yumurta, sperm ve sağlıklı bir anne adayında normal yapıda bir rahim gerekir. Bunların dışında çocuk isteyen çiftin yasal olarak evli olması gerekir. Erkeğin hiç spermi yoksa ve cerrahi yollarla da sperm elde edilemiyorsa tüp bebek yapılamaz. Menopozda olan kadınlara veya erken menopoza girmiş hiç yumurta hücresi bulunamayanlara da tedavi yapılamaz. Evli olmayan çiftlerin yasal nedenlerle tedaviye alınması yasaktır. Bunların dışında gebeliğin anne adayı için tehlikeli olduğu kronik hastalığı olanlarda tüp bebek tedavisi uygulanmaz.
Tüp bebeğin başarı şansı nedir?
Tüp bebek tedavilerinin başarı sansı değerlendirilirken bir çok değerlendirme kriterinden bahsedilebilir. Bunlardan ilki “klinik gebelik oranı” denen ve işlemden sonra bebeğin kalp atışlarının göründüğü hastaların oranını verir. Bu çok sağlıklı bir veri değildir. Çünkü bu gebeliklerin bazıları düşükle sonuçlanmaktadır. “İmplantasyon oranı” denen veriler bize transfer edilen embriyo sayısının kalp atışı görülen bebek sayısına olan oranı verir. Ancak bu veri hastaların değerlendirmeyi anlamaları için biraz karışık bir veridir. Diğer bir değerlendirme verisi “devam eden gebelik oranı” dır. Bu veri ilk üç ayını tamamlayan gebeliklerin oranını verir. Burada da eve giden bebek sayısı hakkında yorum yapılamayacağı için değerli bir veri olarak görülmez. Tüp bebek tedavilerindeki en önemli veri “canlı doğum oranı” dır. Tedavinin en son noktaya vardığını gösteren değerlendirme kriteri olduğu için en önemli istatistik verisi olarak kabul edilmektedir. Ancak tüp bebek merkezlerinin büyük bir kısmı gebe bıraktıkları hastaların tamamını doğuma kadar takibini yapamazlar. Şehir dışından gelen , yurt dışından gelen hastalar gibi takiplari başka yerlerde yapılan hastalar vardır. Ancak merkezler bu hastaların akibetleriyle ilgi bilgi alma sorumluluğundadırlar.
Klinik gebelik oranları tek embriyo transferi yönetmeliğinin yürürlüğe girmesiyle 2010 yılında dalgalanma göstermiş ancak iyi embriyo dondurma yöntemleriyle kombine edilerek bu oran eskiden olduğu gibi iyi merkezlerde % 50 civarındadır. Canlı doğum oranı iyi merkezlerde % 40 dolayındadır.
Riskleri neler?
Genel olarak tüp bebek tedavisi riski düşük olarak kabul edilen tedavi yöntemidir. Ancak her işlemde ve cerrahi yöntemde olduğu gibi komplikasyonlar oluşabilir. Bunlar yumurta toplama işlemi sırasında oluşabilecek damar yaralanmaları veya anesteziye bağlı komplikasyonlardır. Bu tür komplikasyonlar çok nadiren rastlanan durumlardır. Tüp bebek tedavilerinde varsayılan en büyük risk yumurtalıkların aşırı uyarılmasına bağlı oluşan “overyan hiperstimülasyon sendromu-kısaca OHSS” dir. OHSS gelişen hastalarda damar duvarının geçirgenliği artarak karın boşluğu, akciğer boşluğu hatta bazen kalp zarları etrafında sıvı toplanması oluşur. Bu durum ağır vakalarda hayati tehlike oluşturabilir. Bu nedenle OHSS den kaçınmanın yolları araştırılmıştır. Modern tedavi tekniklerinde iyi kliniklerde artık OHSS çok nadiren görülür. Çünkü riskli vakalarda embriyo transferi yapılmaz, embriyolar dondurulur. Böylelikle OHSS ya oluşmadan ya da erken dönemde önlenmiş olur.
Tedavi ne kadar sürüyor?
Tüp bebek tedavilerinin süresi kullanılan protokole bağlı olmak üzere değişkenlik gösterir. Günümüzde en sık kullanılan yöntemlerde bu süre adetin başlangıç zamanından itibaren 17-18 gün kadar sürer. Bazen kişisel değişkenlikler olsa da bu süre 20 günü genlikle geçmez. Bahsedilen süre adetin başında başlanan enjeksiyonlardan embriyonun transferinin yapıldığı güne kadar olan süredir.
Tüp bebek kaç kere tekrarlanabilir?
Böyle bir sınırlama yoktur. Çiftlerin spermi ve yumurtası bulunduğu sürece, maddi ve psikolojik olarak etkilenmedikleri sürece tedavi deneyebilirler.
Deneme başarısız olursa ikinci uygulama için ne kadar beklemek gerekiyor?
Tedaviler arasında belirlenmiş bir süre olmasa da iki aylık aralar genellikle önerilen dinlenme süreleridir.
Tedavide kullanılan ilaçların zararı var mı?
İlaçlar uzun süredir kullanımda olan ve aslında kadın vücudunda bulunan hormonlardır. Bu nedenle bu ilaçların gösterilmiş ve kanıtlanmış zararları göz ardı edilecek düzeydedir.
Kadın yumurta toplama işlemi sırasında ağrı duyar mı?
Yumurta toplam işlemi ağrılı bir süreçtir. Bu nedenle genellikle anestezi kullanılarak yapılır. Uygulanan anestezi kısa süreli cerrahi işlemlerde kullanılan sadece uyutma işlemi yapılan, kasların gevşetilmediği anestezi çeşididir.
Bình luận